28 Şubat 2010 Pazar

İZNİK İMPARATORLUĞU Bölüm 2

Önemli bir not:
Bloga son yazılan metin en başa gelmektedir.Bu nedenle metinler arasında anlam bütünlüğünü kaçırmamak için metinlerin yazılış tarihlerine bakarak okunmasına dikkat edilmelidir.

Birinci Bölümünde belirtildiği gibi bu bölümün de yazılmasında ağırlıklı olarak Ostrogorski, A.A.Vasiliev, Julius Norwich ve zaman zaman Wikipedia'dan faydalanılmıştır.


I.Teodoros Laskaris 1222 yılında ölünce yerine kızı İrene’nin kocası damadı III.Ioannes Vatatzes (1222-1254) geçti. Vatatzes sadece İznik için değil tüm Bizans tarihi içindeki en önemli imparatorlardan biridir.Küçük bir eyalet halinde teslim aldığı devleti her açıdan geliştirmiş ve topraklarını da genişletmiştir.O iktidara geldiğinde Doğu’ya sahip olmak için dört devlet yarış içindeydi: İznik İmparatorluğu, Latin İmparatorluğu, Epir Despotluğu ve II.Asen’in Bulgar Krallığı.Bu süreçte Vatatzes dış politikasını iki şekilde sürdürdü; bir yandan savaşırken diğer yandan da bu devletlerle birbirlerine karşı ittifaklar oluşturdu. Şansına rakibi olan bu üç Balkan devleti hiçbir zaman birlikte hareket edememişler, ittifakları çok kısa süreli olmuş ve birbirlerine karşı düşmanca politikalar izlemişlerdir.


Vatatzes’in imparator olmasına Laskaris’in kardeşlerince itiraz edilmiş, Latinlerin desteğiyle kardeşler Vatatzes’e karşı ayaklanmışlardır. Ayaklananları destekleyen Latin kuvvetler gene Poimanenon yakınlarında Vatatzes’e yenilmişler, yapılan barış anlaşmasıyla Latinler Anadolu’da topraklarının neredeyse hemen hepsini kaybetmişlerdir.Ellerinde Boğaziçi’nin Anadolu kıyılarıyla, sadece İzmit ( Nikomedia) kalmıştır (1225). Aynı tarihlerde İznik donanması da Midilli (Lesbos), Sakız (Khios), Sisam (Samos) ve Ikaria adalarını işgal etti ve Rodos da imparatorun egemenliğini kabul etti. Edirne halkının yardım çağrısını fırsat bilen
Vatatzes kuvvetlerini Avrupa yakasına geçirip Trakya’da bazı şehir ve kasabaları alıp Edirne’ye girdi. Latin devletinin her hangi bir direnme gücü yoktu ama İzniklilerin karşısına Epir Despotu Teodoros çıktı. Fakat yukarıda gördüğümüz gibi gelişmeler Teodoros Dukas Komnenos’un aleyhine oldu. Edirne’den kuvvetlerini çekip gelişmeleri bekleyen III.Ioannes Vatatzes karlı çıktı. II.Asen’in Teodoros Dukas Komnenos’u yenilgiye uğratmasıyla (Klokotnika,1230 ) Bizans’ın mirasına sahip çıkabilecek iki potensiyel güç kaldı.Bunlardan biri Bulgarlar diğeri de İznik devletiydi.



II.Baldwin’e naip olarak düşünülen II.Asen’in yerine yalnızca ismen Kudüs kralı olan Jean de Brienne’in da naip seçilmesi II.Asen’in Latin devleti hakkındaki planlarını gözden geçirmesini gerektiriyordu.. Konstantinopolis’e savaş açmaya karar verdi ve Latin devletine karşı bir Rum-Bulgar ittifakı kurmak üzere Ioannes Vatatzes’e başvurdu. Selanik hükümdarı Manuel’in de katıldığı bir ittifak oluştu.

Ortodoks Rum dünyası ile ittifak yapılmasının istenmesine rağmen, daha önce Kaloyan zamanında Bulgarlar ile Roma kilisesi ile bir birleşme gerçekleştirilmiş olduğundan, şeklen bile olsa arada Roma kilisesinin olması ortodoks hükümdarlarla ittifak kuran II.Asen’in durumunu zorlaştırıyordu.Ayrıca Batı Hıristiyanlığı Bulgarlar arasında kök salmamıştı, diğer yandan Roma Kilisesinden ayrılmış olmak gelecekte Latinlere karşı yapılacak saldırıları sapkınları cezalandırıyoruz diye çara meşruiyet kazandıracaktı.( John Juliıs Norwch, s 310,1999) Bir dizi müzakereden sonra İznik Devleti ve Kilisesi otokefal bir Bulgar kilisesinin kurulmasını kabul ettiler.Bulgar kilsesi bağımsızlığını elde etti, İznik patriğinin yüksek hakimiyetini tanıdı, dualarda Bizans patriğinin ismini zikretmeyi ve ona vergi vermeyi kabul etti 1232.(15.G.Ostrogorski, 404,1999). Üç yıl sonra 1235 de Bulgar ve İznik devleti arasındaki ittifak Gelibolu’da imzalandı. Vatatzes’in oğlu Teodoros (II) Laskaris ile Bulgar çarının kızı evlendi ve bu törende doğu patriklerinin de onayı ile Bulgar kilise başkanının ünvan ve makamı da oanylanıp ilan edilmiş oldu.

Rum ve Bulgar kuvvetleri 1235 sonlarında karadan ve denizden Konstantinopolis’i kuşatma altına aldılar, araya kış girince kuşatma 1236 baharında yenilendi.Latin İmparatorluğu’nun Venedik tarafından denizden desteklenmesine rağmen durumu kritikti. II.Baldwin yardım için Batı Avrupa’ya gitti. İhtiyar Jean de Brienne imparatorluğunu bir kaplan gibi savundu, Venedik gemileri de destek verdiler fakat Latinleri zor durumdan II.Asen’in ittifakı bozması sayesinde kurtuldular. II.Asen Latin devletinin ortadan kalkmasıyla İznik’in iyice kuvvetleneceğini, kendi eliyle kendine karşı tehlikeli bir rakip yaratacağını gördü.Vatatzes ile bozuşup Latinlerle işbirliğine girdi. O tarihlerde Balkanlarda ilerlemekte olan Kumanlarla da anlaşarak İznik’in Trakya’daki üslerinden bir olan Çorlu’yu ( Tzurulon) kuşattı. Daha sonra İznik imparatoruna karşı uyguladığı bu tutarsız politikalardan rahatsızlık duyup, Tırnovo’da çıkan salgın hastalıkta karısı, bir oğlu ve Bulgar patriğinin ölmesini Tanrı’nın bir laneti sayıp kuvvetlerini Çorlu’dan çekip tekrar Vatatzes ile barış imzaladı 1237. II.Asen 1241 yılında öldü. Daha sonra Moğolların saldırısına maruz kalan Bulgaristan gücünü iyice kaybetti.

Teodoros Dukas Komnenos’un yenilip esir düşmesiyle Epir Despotluğu bölünüp kuvveti kırılmış, II.Asen’in kararsız politikaları sonucu Bulgarlar Latin devleti karşısında bir üstünlük sağlayamamış ve II.Asen’in ölümüyle İznik İmparatorluğu için batıda artık önemli bir rakip kalmamıştı.Latin devleti ancak hasımlarının aralarındaki çekişmeler sayesinde ayakta durabiliyordu.

1237 yılında İvan II.Asen, esareti sırasında bir komploya karıştığı iddiasıyla gözlerine mil çektirdiği Teodoros Dukas Komnenos’u serbest bıraktı.Teodoros yeniden evlenmek isteyen Ivan II.Asen’i kızıyla evlenmeye bir şekilde ikna etti.(John Julius Norwich,s310,1999) Teodoros, Klokotnika savaşında yenilince topraklarından Makedonya, Trakya ve Arnavutluğun bir bölümünü Bulgarlar; Selanik’i Asen’in damadı olduğu için kardeşi Manuel ; Akarnania’yı bir diğer kardeşi Konstantin almışlar, Epir yeğeni II.Mikail’e kalmıştı. Teodoros esaretten kurtulunca Selanik’e gidip Manuel’i baştan atıp yerine oğlu Ioannes Dukas Komnenos’u getirdi ve hanedan mensuplarını III.Ioannes Vatatzes’e karşı birleştirmeye girişti. (The Oxford Dictionary of Byzantium, Oxford University,1991. K.Varzos, E genealogia tön Komnénon (Selanik,1984) cilt 2pp 548-637, http:// www.nationmaster.com/ encylopedia/ Theodoros-of-Epirus. 29.07.2001) Vatatzes bir konferans için davet ettiği Teodoros Dukas Komnenos’u esir alıp 1242 yılında Selaniki almak üzere harekete geçti, ne varki Moğolların Anadolu’ya girmesi nedeniyle Selanik ile mecburen bir barış yaptı. Bu barışın sonuçları İznik İmparatorluğu için çok yararlı oldu. Selanik İznik’in üstünlüğünü kabul edip Bizans için rekabetten vazgeçti; Selanik hakimi imparatorluk sembollerini bırakmayı, İznik İmparatorluğu’nun hakimiyetini kabul etti, bunun karşılığında kendisinin despotluk ünvanı onaylandı (16.G.Ostrogorski, 406, 1999).

XIII.yüzyılın ortalarına doğru Moğol kasırgası tüm yıkıcılığıyla Avrupa ve Ön Asya’yı vurdu. Karadeniz’in kuzeyinden, Rusya’nın güneyinden geçip Polonya’dan güneye Adriatik kıyılarına kadar her tarafı tahrip ederek Bulgaristan’ı haraca bağladılar. Bir kolları
Rusya’nın güneyinde Altınordu devletini kurdu.Diğer taraftan Ön Asya’ya girdiler. 1243 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı II.Keyhüsrev Kösedağ savaşında Moğollara yenildi ve ancak haraç ödemeyi kabul edince varlığını sürdürebildi. Anadolu Selçuklularına bağlı olan Trabzon Pontus devleti de aynı akibeti paylaştı. Bu akınlardan zarar görmeden kurtulan İznik İmparatorluğu oldu, üstelik Trabzon Pontus devleti ile Anadolu Selçukluları’nın kuvvetlerini kaybetmeleri İznik devletinin yararına oldu. Kösedağ savaşından sonra Anadolu Selçuklu devleti hızla zayıflamaya küçük Anadolu beylikleri ortaya çıkmaya başlamıştır.
Her ne kadar Moğollara karşı Iznik ve Konya arasında bir ittifak anlaşması yapılmışsa da bu Moğolları engellemekten uzak bir güçtü ve ancak Moğolların kendiliklerinden Orta Doğu’a yönelmeleri sayesinde tehlike atlatılmış oldu. Bu tür ittifaklardan da görüleceği gibi on üçüncü yüzyılda din ortak siyasi hedefler için bir engel teşkil etmemektedir. Müslüman Sultan ile Hıristiyan İmparator Moğol tehlikesine karşı kendilerini savunma adina bir ittifak kurabilmişlerdir. Aynı şekilde papa da Moğollarla işbirliği koşullarını zorlamış, onları İznik’e yönlendirme çareleri aramıştır. Diğer taraftan da Moğolları Hıristiyanlaştırma girişimlerinde de bulunmuştur (A.A.Vasiliev, s 531, 1964).

Batıdaki Moğol kasırgası Bulgarları fena zayıflattı. Bir taraftan Moğollara haraç ödemek, diğer taraftan İvan II.Asen’den sonraki iktidarı paylaşma mücadelesi Bulgaristan’ı İznik karşısında savunmasız bıraktı.1246 yılında durumdan faydalanan III.Ioannes Vatatzes Bulgarların Epir devletinin elinden aldıkları toprakları geri almaya başladı.Trakya’da Meriç’in kuzeyini Makedonya’da Vardar’a kadar olan bölgeyi imparatorluk topraklarına kattı.Aynı tarihte Selanik’e yönelip,yönetim muhaliflerinin de yardımıyla şehre kolayca girdi. 1244 de başa geçmiş olan diğer oğul Demetrios Dukas Komnenos sürgüne gönderildi, babası Teodoros önce Voden’de ikamete zorlandı .Böylece Selanik’te İznik İmparatorluğuna bağlanmış oldu. İznik İmpartorluğunun Avrupa’daki arazilerinin yönetimine Andronikos Palaiologos getirildi.Oğlu Mikail Palaiologos sonraki yıllarda Bizans’ı tekrar kuran ve Bizans İmparatorluğunu son gününe kadar ( 29.Mayıs.1453 ) yönetecek hanedanın da kurucusu oldu.

Klokotnika savaşından sonra topraklarının büyük kısmını kaybetse de Epir Despotluğu varlığını sürdürmüş, Mikail Dukas Komnenos Angelos’un gayrimeşru oğlu II.Mikail yönetiminde bağımsızlığını korumuştu. Vatatzes onunla bir dostluk anlaşması yapıp torunu Maria’yı da oğlu Nikeforos ile nişanladı (1249). Fakat Teodoros’un kışkırtması sonucu Mikail anlaşmayı bozarak, Makedonya’da İznik İmparatorluğuna ait bir çok yeri işgal etti.Ne varki işin sonunu getiremeyip silahlı mücadeleden yenik çıktı ve kendisine dayatılan koşulları kabul etmek zorunda kaldı.İşgal ettiği yerleri iade ettiği gibi, Arnavutluk’taki Kroya şehrini ve Bulgarlardan aldığı Makedonya’yı da verdi ve oğlu Nikeforos’u da İznik’e rehin gönderdi. Buna rağmen Mikail ve Nikeforos’a despot ünvanı verildi, sürekli provokasyon yapan Teodoros Komnenos bu defa alıkonularak İznik’e götürülüp zindana atıldı.

Ioannes Vatatzes Alman İmparatoru II.Frederik Hauhenstaufen ile de iyi anlaşıyordu. Kendisi Latin İmparatorluğu ile, II.Frederik de Papa ile çatışma halindeydi. Karısı İrene Laskaris’in ölümünden sonra Frederik’in kızı Konstanze ile de evlendi.Ne varki bu yakınlık somut bir yarar sağlamadı.


İZNİK İMPARATORLUĞU’NDA İÇ GELİŞMELER:

Dördüncü haçlı Seferi’nin Kudüs yerine Konstantinopolis’e yönelmesi ve Konstantinopolis’in işgal edilip vahşice yağmalanması (1204) Papa III.Innocentus’un arzusu hilafına, Venedik Cumhuriyeti’nin çıkarları doğrultusunda gelişmişti. Konstantinopolis Latin İmparatorluğu kurulduktan sonra Konstantinopolis’in Latin patriği olan Thomas Morosini Venedikli ruhban sınıfından biriydi, patrik seçiminde papalığa danışılmamış Papa’nın onayı istenmemişti. Önce bu seçimi dini yasalara aykırı bulan papa bir süre sonra durumu kabullenip onamak zorunda kalmıştı. Latin hakimiyeti altına giren Bizans toprakları üstünde yaşayanları Katolik kilisesinin çatısı altında toplayabilmesi için Latin devletiyle çatışmak papalığın işine gelmiyordu.

Hükümdarlığını tanımadığı halde III.Innocentus Teodoros Laskaris’e “ Soylu insan Teodoros Laskaris” ( nobili viro Theodoro Lascari ) diye hitap eden bir mektup yazarak Rumların Roma Kilisesi’nin önderliğini kabul etmelerini, bu Kutsal Makam’a ve Latin İmparator’a sadakatle itaat etmelerini istemiştir (A.A.Vasiliev, s.542, 1964).

1054 yılında Batı ve Doğu olarak ayrılan Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birleştirilmesi konusu daha öncede defalarca gündeme gelmiş ve bir sonuç alınamamıştır. III.Ioannes Vatatzes zamanında da Roma ve Konstantinopolis kiliselerinin birleşmesi, daha doğru bir ifade ile Konstantinopolis Kilisesi’nin Papa’ya biat etmesi için görüşmeler bir şekilde devam etmiştir.

III.Ioannes Vatatzes’in Alman İmparator II.Frederik Hohenstaufen ile yakın ilişkileri nedeniyle papalık ile yapılan görüşmeler ilk zamanlarda zorlukla ilerlemiştir. II.Frederik’in ölümünden sonra ilerleme sağlanmıştır. O tarihte papa olan IV.Innocentus, Vatatzes’in koşullarını kabul etmiştir. Papa, Hristiyan dünyasının birliği adına haçlılar tarafından kurulmuş olan Latin devletini gözden çıkarmaya ve Konstantinopolis’in İznik’e iadesine, Vatatzes’de Bizans Kilisesi’nin bağımsızlığından feragat etmeye razı olurlar.1253 yılında İznik Patriği tarafından Roma’ya gönderilen heyete ile Papa VI.Innocentus’a bir mektup gönderilir.Bu mektupta heyetin papa ile yapılacak birleşme konusunun sonuçlandırılmasında tam olarak yetkilendirildiği yazılıdır. Ne var ki 1254 yılında hem Vatatzes hem de Papa ölünce yapılan anlaşma bir sonuca ulaşamaz.

Ioannes Vatatzes dış politikada olduğu kadar iç politikada da başarılı bir liderdir. Adalet ve hukukun gereklerini yerine getirmeye çalışmış kurumlaşmış olan suistimallerle mücadele etmiştir. Yoksulları kollamaya çalışmış, hastaneler, hayır kurumları açmıştır.Dini duyguları gözeterek kiliseler yaptırmış, güvenlik için sınır boylarındaki kaleleri onartıp güçlendirmiştir.
Bizans geleneğinde olduğu gibi askerlere dirlik dağıtılmıştır. Moğol baskısından kaçan Kumanları stratiotes olarak Trakya ve Makedonya’daki sınır bölgelerine yerleştirmiş, kısmen de Menderes ve Frigya bölgelerinde iskan etmiştir.Böylece ordu da güçlendirilmiştir. II.Teodoros Laskaris babası için yazdığı bir methiyede bu olaydan şu şekilde söz eder: “ Sen İskit’i ( Bizanslılar Kuzeyden gelen kavimlere genelde İskitler der) batı bölgelerinden buraya getirmek suretiyle onun soyundan doğuda hizmet eden bir kavim yarattın ve onu Pers’in (Türkler) oğulları yerine ikame etmekle Türklerin batıya doğru ilerlemelerini önledin…” ( 17.G.Ostrogorski, 409,1999). Aynı zamanda da askeri küçük asalet sınıfına da mütevazi büyüklükte pronoia arazisi yaygın olarak dağıtılmıştır.( 18.G.Ostrogorski,409,1999). Bu politikalar bir yerde ekonomik refahın yaygınlaşmasını da sağlamıştır.

Vatatzes iktisadi gelişmenin üretime bağlı olduğu bildiğinden (çok çok zaman sonra aynı topraklarda iktidar olan bazı kafalar üretim yerine eldeki varlıkları satmayı çare bileceklerdir) tarım ve hayvancılığın gelişmesine büyük önem vermiş ve kendi çiftliklerinde örnek çalışmalar yaptırtmıştır. Kendi çiftliklerinden yumurta satarak elde edilen gelirle İmparatoriçe’ye özel bir taç yaptırtmış ve bu taça da “yumurta taç” adı verilmiştir.

İmparator Ioannes Vatatzes’e göre herkes “ Roma toprağının yetiştirdiği ve Roma’lı ellerin yaptığı ile” yetinmesini bilmeliydi. (19.G.Ostrogorski, 410,1999). Bu yaklaşımıyla başta Venedik olmak üzere İtalyan’ın tacir şehir devletlerinin iktisadi rekabetine ve piyasa hakimiyetlerine karşı çıkıyor ve ithal lüks malların ithalini yasaklıyordu.. Moğol istilası nedeniyle ekonomisi ve üretimi sarsılan Konya Sultanlığı temel ihtiyaç maddelerini yüksek fiyatlar ödeyerek İznik İmparatorluğundan almak zorunda kalmıştı. İznik yüksek askeri harcamalarının kaynağını buradan sağlıyordu.İznik devletinin Ioannes Vatatzes zamanında ulaştığı mali ve ekonomik koşullar Bizans İmparatorluğu’nun Komnenoslar ve Angelos zamanındaki koşullarından daha iyi idi.

Hükümdarlığı döneminde İznik İmparatorluğu’nun toprak büyüklüğünü ikiye katlayan ve içeride devlet yapısını sağlam temeller üzerine oturtup Bizans’ın mirasına ortak çıkmaya çalışan rakiplerini bir bir ekarte eden III. Ioannes Dukas Vatatzes ağır sara hastasıydı, 3 Kasım 1254 tarihinde öldü.Manisa’ya gömüldü, ve öldükten elli yıl sonra Merhametli Ioannes (John Mercifull) adıyla aziz ilan edildi.

III.Ioannes Vatatzes’in yerine tek oğlu II.Teodoros Dukas Laskaris (Θεόδωρος Δούκας Λάσκαρις ) geçti (1254). Yeni imparatorun annesi İrene Laskaris İznik devletinin kurucusu I.Teodoros Laskaris’in kızıydı.Bizans geleneklerine uygun olmakla birlikte nedense hayatta iken babası Teodoros’u eş-imparator ilan etmemiştir, oysa Teodoros 1241 yılından beri devlet yönetiminin içindedir. Ordu ve sarayın desteğiyle İmparator olan II.Teodoros Laskaris Arsenios Otoreyanos patrik seçildikten sonra 1255 de taç giymiştir.

Bulgarlar Ioannes Vatatzes’in ölümünden ve yeni İmparator’un daha çok entellektüel meşgalelerinden yararlanmaya kalkıp genç ve deneyimsiz Mikail I.Asen’in komutasında 1255 de Trakya’yı işgal ettiler. II.Teodoros hiç duraksamadan Bulgarların üzerine gidip onları girdikleri topraklardan çıkarıp attı ve 1256 da yaptığı ikinci seferde Bulgarların iç çatışmaya sürüklenmelerine neden olan bir anlaşma yaptı. Batıya doğru topraklarını genişletip
Draç (Dyrrhachium) ve Serfice’yi (Servia) alıp Epir’i yandan kuşatmış oldu. (20.Wikimedia Foundation Inc.,24.07.2008, http://en.wikipedia.org/wiki/Theodore_II_Laskaris, 30.07.2008)

II.Teodoros Laskaris iyi eğitim görmüş aydın bir imparatordu.Babası zamanının önde gelen ilim adamlarından biri olan Nikeforos Blemmides’i Teodoros’a özel hoca olarak tayin etmişti.
İmparator olmadan önce devlet işleriyle ilgilendiği gibi, bilim, felsefe ve teolojiyle de yakından ilgilenen yetenekli bir yazardı. Tahta geçince İznik Saray’ı bir kültür merkezine dönüştü.

II.Teodoros Laskaris aristokrasiye karşı mesafeli bir önderdi, aristokrasinin ayrıcalıklı durumunu pek hoş karşılamıyordu.Bürokrasiyi asiller yerine orta sınıftan gelenlerle doldurdu. En yakın adamı megas domestikos Georgios Muzalon ve iki kardeşi Teodoros ve Arsenius orta sınıftan gelen kişilerdi. Kilise’ye de hakim olabilmek için pek te parlak biri olmayan Arsenios’u patrik yaptı. Roma’nın kiliselerin birleştirilmesi isteklerine kulağı kapalıydı, o Bizans kilisesinin Roma’ya itaat etmesi fikrine karşıydı.Kiliseler ancak imparatora itaat ettikleri taktirde birleşebilirdi, bu da papanın iradesini ikinci plana atmak demekti.Bu düşünceler II.Teodoros’un mektuplarında yer alan düşüncelerdi. Vatatzes’den devraldığı devlet Papa’nın yardımına ihtiyaç duymayacak kadar güçlü olduğundan her iki kilisenin birleşmesi konusunu görüşmeye bile yanaşmak gereğini duymamıştı.

1256 da Bulgarlar ile yapılan barış anlaşması sonrası çar Mikael Asen öldürülmüş yerine bir boyar olan Konstantin Tiç geçmiş, İznik devleti ile olan ilişkiler gelişmiş ve yeni çar İmparator Teodoros’un kızı İrene ile evlenmişti.Bir diğer hanedanlık evliliği de Ioannes Vatatzes’in kızı Maria ile Epir despotu II.Mikail’in oğlu Nikeforos arasında gerçekleşmişti.


Teodoros’un Draç ve Serfice’yi alması Epir ile arasının bozulmasına neden oldu. Sırplar ve Arnavutlar da Epir’e destek oldular. İznik devletine karşı mücadeleye başladılar (1257). Savaş sırasında uğranılan başarısızlıkları imparator aristokratlara ve sadakatlarından şüphe ettiği kumandalara bağlıyordu. Mikail Palaiologos’da bunlar arasındaydı.İmparator’a komplo hazırlamakla suçlanan Mikail Palaiologos Selçuklu sultanına sığındı. Selçuklu sultanının İznik’e karşı girişmeye hazırlandığı harekat Moğolların tekrar Anadolu’ya yönelmeleri üzerine yarım kaldı. Mikail Palaiologos affedilip geri dönmesine rağmen bir süre sonra İznik’te zindana atıldı.

İmparator ile aristokrasi arasındaki gerginlik her geçen gün artıyordu. Saraya’a karşı bir ayaklanmanın eşiğinde babası gibi astım hastası olan II.Teodoros Laskaris, hastalığının iyice ilerlemesi sonucu 36 yaşında Ağustos 1258 de öldü. Yerine henüz yedi yaşında olan büyük oğlu IV.Ioannes Laskaris geçti. Naip, asil olmaması nedeniyle aristokrasinin bir türlü benimsemediği Georgios Muzalon idi. Ölüm döşeğindeki imparatora naibe sadık kalacaklarına yemin etmelerine rağmen Georgios Muzalon ve kardeşleri impartorun ölümünden dokuz gün sonra anısına yapılan ayin sırasında kilisede katledildiler.Saray darbesinin gerçekleşmesi Laskaris ailesinin iktidarının sonunun da başlangıcı oldu. Gelişmeler bu cinayette Mikail Palaiologos’un da parmağı olduğuna işaret eder. Muzalon’un yerine naipliğe Mikail Palaiologos ve patrik Arsenios getirildiler. Mikail’in karısı III.Ioannes Vatatzes’in büyük yeğeniydi, Mikail asil bir aileye mensuptu, eski imparatorluk aileleri Dukaslar,Angeloslar ve Komnenoslar ile akrabalık bağları vardı. Latin muhafız kıtalarının sevgisine sahipti ve ruhani sınıftan da destek görüyordu. Önce megas dux sonra despot ilan edildi. Fakat bunlar onun için başlangıçtı ( G.Ostrogorski, s.413, 1999). Nihayet 1258 yılı Kasım ayında kalkan üzerine çıkartılıp VIII.Mikail olarak Eş-İmparator ilan edildi ve taç giyme töreni İznik sarayında Noel günü yapıldı. Önce karısı Teodora taç giydi sonra ona ağır müceherlerle süslü bir taç ( diadem) giydirildi; ancak çok sonra gerçek varis küçük Eş-İmparator IV.Ioannes’e inci dizili ince bir şeritten diadem takıldı (J.J.Norwich,s 315,1999).

VIII.Mikail’in ve I Mikail’in karşılarında acilen başa çıkmaları gereken önemli bir dış sorun vardı.Grekler de dahil, tüm Balkanlar, II.Frederik’in piç oğlu Sicilya Kralı Manfred’in çevresinde İznik İmparatorluğu’na karşı birleşmişlerdi. Sicilya Kralı Manfred babasının aksine İznik İmparatorluğu’na karşı düşmanlık besliyordu. Daha 1258 de Korfu Adası’nı,
Epir sahillerinin en önemli şehirlerini, II Teodoros’un ele geçirdiği Draç’ı , II.Mikail’e ait Avlona ve Butrinto’yu işgal etmişti.Buna rağmen Despot Mikail İznik İmparatorluğu’na karşı Manfred ile ittifak kurmuş hatta kızı Elena’yı onunla evlendirmişti. Bunun karşılığında Manfred kendisine 400 atlı şövalyesini gönderdi. Bu ittifaka Akhaya’nın Latin prensi William of Villehardouin’de katıldı ve o da despot Mikail’in ikinci kızı Anna ile evlendi. Bu ittifakın nihai amacı önce yol üzerindeki Selanik’I, sonra da Konstantinopolis’i ele geçirmekti. Sırp Kralı I.Uros’da ittifaka destek verdi ve 1258 de Üsküp (Skopje), Prilebe (Prilep) , Kırcaova (Kiçevo) yı işgal etti ( G.Ostrogorski,s 414,1999).

Bu tehlike karşısında VIII.Mikail Palaiologos papadan destek istedi ve bu amaçla o zamanın papası IV.Aleksandr’a bir heyet gönderdi. Ne varki papa bu konu üstünde yeterince durmamış, Mikail’in görüşme çağrısı bir sonuç vermemiştir.

İttifaka karşı VIII. Mikail Balkanlara büyük bir kuvvet gönderdi.Ordunun başında kardeşi sebastokrator Ioannes Palaiologos ve Megas Domestikos Aleksios Strategopulos vardı ve bu ordu Kuman ve Selçuklu birlikleriyle de takviye edilmişti. 1259 Sonbaharında iki ordu Pelagonia denilen yerde karşılaştılar. Epir Despot’u Mikail ve oğlu Nikeforus müttefikler tarafından ihanete uğrayıp düşmana teslim edilecekleri şüphesiyle kamptan kaçtılar.Villehardouin’in sürekli olarak piçlğini yüzüne vurup aşağıladığı diğer oğul piç Ioannes’de İznik kuvvetlerine geçti. Savaş başladığında Ioannes Palaiologos’un karşısında yalnızca Villehardouin ve Manfred’in kuvvetleri vardı, onlar da Kuman okçularının hedefi olmaktan kurtulamadılar. Manfred’in şövalyeleri Norwich’e göre esir düştüler, Ostrogorski’ye göre tamamen savaş meydanında canlarından oldular. Villehardouin bir samanlıkta kıstırılıp, fırtlak dişlerinden tanınarak tutsak edildi. Ioannes Teselya’ya, Strategopulos doğruda Epir’e ilerledi, başkent Arta’ya girdi. Zafer kazanılmıştı ( J.J.Norwich, s 315,1999). Epir’i yıkılmaktan son anda Sicilya’dan gönderilen kuvvetler kurtardı.Sırplar da işgal ettikleri yerlerden çıkmk zorunda kaldılar ( G.Ostrogorski, s 415,1999).

İznik İmparatorluğu’nun önünde artık bir engel kalmamıştı, kendilerini tamamen Konstantinopolis’in alınmasına, Latinlerin atılmasına ve eski Bizans devletini tekrar oluşturmaya odaklayabilirlerdi. Baldwinleri destekleyen yalnızca Papalık ve Venedik Cumhuriyeti olmakla beraber Papa IV.Aleksandr pek ilgili sayılmazdı. Geriye bir tek Venedik kalıyordu. Latin imparatorluğu’nun kurulmasına da onlar önayak olmuştu. 30 gemiden oluşan bir filoları Boğaz’da devriye olarak seyrediyordu. Donanmaya ihtiyaç duyan VIII.Mikail Palaiologos 13 Mart 1261 de Venediklilerin en büyük rakibi Cenevizlilerle bir anlaşma yaptı.Bu Venediklere karşı hem saldırgan hem de savunmaya yönelik bir anlaşmaydı. Konstantinopolisi almalarına ve Bizansı tekrar tesis etmelerine yardımcı olmaları karşılığında 1082 yılında Venediklilere tanınan tüm ticari ayrıcalıklardan Cenevizliler de yararlanacaktı.Aynen Venediklilere olduğu gibi onlara da Konstantinopolis’de bir mahalle tahsis edilecek(Galata) , İmparatorluğun önemli bütün limanlarından yararlanıp,vergi ve gümrük muafiyetleri olacak, Karadeniz limanlarına ücret ödemeden girebileceklerdi. Bu Cenova için tarihi önemde bir anlaşmaydı ve Doğu’daki ticari imparatorluklarının temeli atılmış oluyordu (J.J.Norwich,315-316,1999). Venedik ve Cenova ile yapılan bu anlaşmaların Bizans’ın boynuna kendi elleriyle geçirdiği idam ilmikleri olduğu kısa bir zaman sonra ortaya çıkacaktır.

Kostantinopolis hiç beklenmedik şekilde, en ufak bir çarpışma olmadan İznik kuvvetlerinin eline geçti. Aleksios Strategopulos komutasında Trakya’ya geçen küçük bir kuvvet Konstantinopolis’in savunmasız olduğunu farkedince, şehre yönelip ani bir baskınla 25 Temmuz 1261 sabahı şehri aldılar. II.Baldwin ticari bir Venedik gemisiyle Latin hakimiyetindeki Eğriboz Adası’na kaçtı.Böylece iki kuşak süren Bizans’ı tekrar kurmak ve Konstantinopolisi tekrar başkent yapmak rüyası gerçekleşmiş oldu.

VIII.Mikail Palaiologos, Baldwin’in tören kıyafetleri kendine gösterilene kadar şehrin ele geçtiğine inanamaz. 15.Ağustos.1261 de Yedikule Altın Kapı’dan şehre giren Mikail
Geleneksel yoldan yayan olarak ilerleyerek Aya Sofya gelir ve Patrik Arsenius’un elinden ikinci kez taç giyer.Bu defa yalnızca karısı ve kendisi taç giyer, henüz bebek olan oğlu Andronikos da muhtemel varis olarak ilan edilerek 29 Mayıs 1453 ‘e kadar Bizans devletini yönetecek olan Palaiologos hanedanlığı kurulmuş olur.

Diğer Eş-İmparator Ioannes Laskaris’e gelince, o İznik’te bırakılmış,yok sayılmıştır.Aradan dört ay geçmeden, bir Noel günü gözleri kör edilir.Henüz on bir yaşındadır. Marmara’nın güney sahillerinde bir kaleye hapsedilir ve yarım asra yakın, ölene kadar orada tutulur.


İznik imparatorları devletin iç işleriyle de yakından ilgilenmişler, tebaalarının ekonomik koşullarını düzeltmeyi ve refahlarını yükseltmeyi hep amaç edinmişlerdir.Dış siyasi koşulların zorluğuna rağmen III.Ioannes Vatatzes ülkesinin ekonomik meselelerine yoğun mesai harcamıştır. Nikeforus Gregoras’ın Historia sında belirttiğine göre onun zamanında “kısa bir zamanda ambarlar mahsulle dolup taşmış; yollar, sokaklar, bütün ahırlar ve kümesler sığır sürüleri ve kümes hayvanlarıyla dolmuş” tarıma, bağcılığa ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliğine önem verilmiştir. Moğolların tahripkar saldırısı sonucu ekonomisi sarılan komşu Anadolu Selçuklu Türkleri kıtlık sorunu yaşamaya başlamışlar, hayati erzak gereksinimlerini İznik develetine bağlı yerlerden çok yüksek bedeller ödeyerek temin edebilmişlerdir. Türklerin altınları, gümüşleri, mücevherleri, değerli eşyaları yok pahasına İznik Rumlarının eline geçmiş ve İznik devletinin hazinesine akmıştır. Vatatzes vergileri düşürerek refahın artmasını sağlamıştır. Bolluk zamanlarında tahıl ambarlarında saklanan tahıl hasatın düşük olduğu zamanlarda halka dağıtılarak kıtlığa karşı tedbirler alınmıştır. Ekonominin iyi olmasından yararlanılarak Vatatzes zamanında ülkenin birçok yerinde kaleler dikilmiş, hastane, yaşlılarevi ve fakirler için yurtlar açılmıştır. Vatatzes’e göre Roma Devletinin adaletsizlikten arınması herkesin evinde her ihtiyacının bulunmasıyla mümkündür.
(A.A.Vasiliev,s 546,1964).

Bizanstaki pronoia gibi İznik İmparatorluğu’nda da devlet hizmetindeki soylulara askerlik hizmeti karşılığında İmparator tarafından hayat boyu kaydıyla toprak bağışlanıyordu. Vatatzes’in şehirlilerden ve çiftçilerden yana olan ekonomik politikaları zamanla bütün toprak aristokrasisinin tepkisini çekmeye başladı. İktidarının son zamanlarına doğru bunlara karşı önlemler almaya başladı (A.A.Vasiliev,s 547,1964).

II.Teodoros Laskaris tahta çıkınca babası tarafından itibarları kırılan aristokratlar yeni İmparator’un kendilerine eski itibarlarını iade edeceğini düşündülerse de umduklarını bulamadılar. II.Teodoros Laskaris aristokrasinin devlet yönetimindeki etkisini en aza indirdi ve soylulara karşı bir dizi tedbir alındı. En yakınındaki kişiler orta sınıftan geliyorlardı ve Georgios Muzalon ve kardeşleri bunların temsilcisiydiler. Varlıklarını imparatorun desteğine borçlu olan orta sınıftan gelen bürokrasi bu nedenle imparatora sadakatle bağlıydı. Onun ölümünden sonra Mikail Palaiologos’un kişiliğinde aristokrasi de devlet içinde etkinliğini tekrar ele geçirdi. Askeri hareketlilik nedeniyle vergilerin arttırılması da Teodoros’a karşı memnuniyetsizliği arttırmıştır.

İznik imparatorları yabancı ülkeler ile yapılan dış ticaretin gelişmesine de ilgi duymuşlardır.
İlk olarak I. Teodoros Laskaris Konstantiopolis’deki Venedik podesta sı ile Ağustos 1219 da bir ticaret andlaşması yapmıştır.Buna göre Venedikli tüccarlara tüm İznik toprak ve denizlerinde vergiden muaf olarak serbestçe ticaret yapma imtiyazı tanınmıştır. Venediklilerin batıdan getirdikleri ürünler tüm Anadolu’yu geçip gelen doğu ürünleriyle rekabet ediyordu. Doğu ve batıdan gelen bu ithal ürünlere halk tarafından yoğun bir talep vardı ve bunların satınalınması için çok para harcanıyordu. Vatatzes buna engel olmak amacıyla lüks malların ithalini yasaklamış, halkı Romalıların işleyip Romalıların ürettiği malları tüketmeye özendirmeye çalışmıştır.

Venedik ile yapılan anlaşma uzun süre yürürlükte kalmamış, Venediklilerin İznik devletine karşı düşmanca tutumları anlaşmanın bozulmasına neden olmuştur. İznik’e karşı gelen Rodos Adası’nın eski Bizanslı valisi Leon Gabalas ile Venedik ayrı bir işbirliği anlaşması imzalayınca İznik ile Venedik’in arası iyice açılmıştır.

Nihayet Mart 1261 yılında Venedik’e karşı Cenova ile bir anlaşma yapılarak Cenova Levanten’de Venedik karşısında ticari büyük avantajlar elde etmiştir. Bunun faturası ileri tarihlerde Bizans’ı yönetenlerin önüne getirilecektir.

1261 yılında Palaiologoslarla Bizans tekrar kurulmuş oldu ve bu aynı zamanda ikiyüz yıl süren bir yıkılışın tarihin başlangıcı oldu.Ozellikle Konstantinopolis hiç bir zaman tekrar eski görkemli
günlerine dönemedi bir yıkıntı olarak kaldı. Latinlerin yakıp yıktığı harebe haline getirdiği başkentin perişan halinden gün geldi Osmanlılar sorumlu tutuldu.

28.02.2010.
Gayrettepe.

1 yorum:

  1. Murat Bey,
    celbsk@gmail.com adresinden bana ulasirsaniz yardimic olmaya calisiirim
    Saygilar,

    YanıtlaSil